14 Şubat 2015 Cumartesi

Azerbaycan 9 - Fuzuli ve Alim Qasımov

Ne yanar kimse bana âteş-i dilden özge,
Ne açar kimse kapum bâd-ı sabâdan gayrı.


Fuzuli hem Türkiye'de hem de Azerbaycan'da Türkçe şiir konusundaki ustalığından dolayı saygıyla anılan bir şair. Ama Azerbaycanlılar için Fuzuli'nin ayrı bir önemi var. Alim Qasımov ve kızı Fargana Qasımov 43 dakikalık video boyunca Fuzuli'nin çeşitli eserlerini seslendiriyorlar. Benim de en sevdiğim mugam olan Bayati Şiraz ile icra edilmiş bu hazineyi en azından bir kere dinlemelisiniz.




İlk icra edilen eser (0:00 - 7:00 ): Perîşân-hâlün oldum 

Perîşân-hâlün oldum sormadun hâl-i perîşânum
Gamundan derde düşdüm kılmadun tedbîr-i dermânum
Ne dersen rûzgârum beyle mi geçsün güzel hânum
Gözüm cânum efendim sevdüğüm devletlü sultânum

Esîr-i dâm-ı ışkun olalı senden vefâ görmen

Seni her handa görsem ehl-i derde âşinâ görmen

Vefâ vü âşinâlık resmini senden revâ görmen

Gözüm cânum efendim sevdüğüm devletlü sultânum

Gözümden dem-be-dem bağrum ezüb yaşum gibi gitme

Seni terk itmezem çün ben beni sen dahi terk itme

İyen çok zâlim olma ben gibi mazlûmı incitme

Gözüm cânum efendim sevdüğüm devletlü sultânum

Fuzûlî şîve-i ihsânun ister bir gedâyundur
Dirildükçe seg-i kûyun ölende hâk-i pâyındur
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün rây râyındur
Gözüm cânum efendim sevdüğüm devletlü sultânum
Şiirin tamamı buradan okunabilir.
İkinci eser (7:00-12:20) ise daha önce de paylaştığım Öyle Sermestem ki İdrak Etmezem Dünya Nedir adlı gazel.
Kazancı Bedih'in yorumu ile dinlediğimiz bu gazeli bir de Alim Bey'den dinlemek gerekli. 
İsteyenler sözlere Ağustos 2014'de paylaşılmış olan Türkiye 3 girdisinden ulaşabilir.
(12:20)'de Fargana Qasımov'un tempoyu değiştirerek ifa etmeye başladığı kısım Fuzuli'nin 
Leyla ve Mecnun gazellerinden seçilmiş beyitlerden oluşuyor.
Sehldür gel bilmeyüp hâlüm terahhüm kılmasam 
Hâlümi bilmek tegâfül eylemek amdâ nedür 
Gül temennâsında derler bülbülün gavgâların 
Çün güli gördükde kılmaz meyl bu gavgâ nedür 
Ol perî mutlak men-i rüsvâya kılmaz iltifât 
Ey Fuzûlî bilmezem cürm-i men-i rüsvâ nedür 
Alim Qasımov'un arada söylediği: 'Ah u feryâdun fuzûlî incidübdür âlemi/Ger belâ-yı ışk ile 
hoşnûd isen gavga nedür', Öyle Sermestem ki İdrak Etmezem'in son beyitini teşkil ediyor.
                                             Hilâf-ı re’yüm ile ey felek medâr etdün 
                                             Meni gül ister iken mübtelâ-yı hâr etdün
                                         Fesâd-ı aşkı tâ gördüm salâh-ı akldan dûrem 
                                       Meni rüsvâ görüp ayb etme ey nâsih ki ma‘zûrem 
                                            İhânetümde nedür bilmezem murâdun kim 
                                            Azîz-i âlem iken hâr ü hâk-sâr etdün 
                                      Eğer çâk-i girîbân eylesem men‘eylemen çün men 
                                             Metâ‘-ı nengden ârî libâs-ı ârdan ûrem 
                                        Vefâda vermeğe cân vermedün mene mühlet 
                                              Meni bu ahd vefâsında şerm-sâr etdün 
(21:40 - 28:20): Bu bölümde Baba Pünhan'ın bir gazeli seslendiriliyor. Sözleri şöyle:
Bivəfadırsa əgər yar, o bilər - mən bilərəm,
Ya vəfa əhlidi dildar, o bilər - mən bilərəm.

Nə düşüb xəlqə axı hər şeyə rişxənd eləyir,
Qeyri-dindardı, ya dindar, o bilər - mən bilərəm.

Məni cadulər ilən salma gözündən o gülün,
Çalma kandarıma mismar, o bilər - mən bilərəm.

Dedim ol yarə hicabı sənə vacib bilib həqq,
Dedi ki, eyləmə israr, o bilər - mən bilərəm.

Dəstəmazım gözümün yaşı, namazımdı muğam,
Bunda həqqəm, ya günahkar, o bilər-mən bilərəm.

Məni gah Tanrı çəkib qaldırar ərşin üzünə,
Gahi ordan yerə çırpar, o bilər - mən bilərəm.

Can alanım ikidir, göydə fələk, yerdə mələk,
Desələr hansıdı qəddar, o bilər - mən bilərəm.

Pünhanın eyiblərin yarə gedib kim saydı?
Kimə nə, eybi əgər var, o bilər - mən bilərəm.
(29:00- 35:40) arası ifa edilen eser ise ünlü 'mende mecnun'dan füzün aşıklık istidadı var' 
adlı gazel. Sözleri şöyle:
Mende Mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var 
Âşık-i sâdık menem Mecnûn'un ancak adı var 
N'ola kan tökmekde mâhir ola çeşmüm merdümü 
Nutfe-i kâbildürür gamzen kimi üstâdı var 
Kıl tefâhur kim senün her var men tek âşıkun 
Leylî'nin Mecnûn'u Şîrîn'ün eger Ferhâd'ı var 
Ehl-i temkînem meni benzetme ey gül bülbüle 
Derde yoh sabrı anun her lâhza min feryâdı var 
Öyle bed-hâlem ki ahvâlüm görende şâd olur 
Her kimün kim devr cevrinden dil-i nâ-şâdı var 
Gezme ey gönlüm kuşu gâfil fezâ-yı ışkda 
Kim bu sahrânun güzer-gehlerde çok sayyâdı var 
Ey Fuzûlî ışk men'in kılma nâsihden kabûl 
Akl tedbîridür ol sanma ki bir bünyâdı var


35:40'da Fuzuli’nin en bilinen eseri olan ve benim de daha önce paylaştığım 'meni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı' adlı gazel seslendirilmeye başlıyor. Cahangir Cahangirov'un bestesini Şövket Elekberova'nın ifasından buradan dinleyebilirsiniz. Aynı bağlantıda gazelin sözlerini de bulabilirsiniz.

Uzun lafın kısası efendim Fuzuli bilmek ve okumak lazım. Azerbaycan'ın zengin mugam 
musikisini bilmek lazım. Ve de en önemlisi bu devirde bu tarz küçük hazinelerden zevk almasını bilmek lazım.

20 Aralık 2014 Cumartesi

Türkiye 9 - Dertliyim rûhuma hicrânımı sardım da yine

Sadeddin Kaynak'ın bana göre en güzel bestesi olan bu eser Segah makamında başlayıp Nihavend makamı ile sonlanıyor. Nihavend kısmı o kadar güzel ki, eşlik etmemek elden değil. Münir Nureddin Selçuk'un ifasını dinleyelim.


Sözleri:
Dertliyim, rûhuma hicrânımı sardım da yine
İnlerim, şimdi uzaklarda kalan gün gibiyim
Gecenin rengini kattım içimin mâtemine
Sönen ümmîd ile günden güne ölgün gibiyim

Bahtımın yıldızı sanmıştım seni
Sensiz karanlıktır her günüm, Leylâ
Ayrılık Mecnûna döndürdü beni
Dertliyim yürekten, üzgünüm Leylâ

Sevdâ yaman bir çile
Çekenler düşer dile
Ayrılık ölüm gibi
Giden gelmiyor Leylâ

Gülüm yaprağım soldu
Gönlüme hazân doldu
Bir ömür harâb oldu
Onu bilmiyor Leylâ

Azerbaycan 8 - Şifa-yı vasl kadrin hecr ile bimar olandan sor

Alim Qasımov'un sesinden Fuzuli'nin yüzyıllar sonra bile değerinden hiçbir şey yitirmemiş gazelini dinleyelim.


Şifa-yı vasl kadrin hecr ile bimar olandan sor
Zülal-i şevk zevkin teşne-i didar olandan sor
Lebin sırrın gelip güftara benden özgeden sorma
Bu pinhan nükteni bir vakıf-ı esrar olandan sor
Göz yaşlıların halin ne bilsin merdüm-i gafil
Kevakib seyrine şeb ta seher bidar olandan sor
Gamından şem' tek yandım sabadan sorma ahvalim
Bu ahvali şeb-i hicran benimle yar olandan sor
Muhabbet lezzetinden bi-haberdir zahid-i gafil
Fuzuli aşk zevkin zevk-i aşkı var olandan sor

vasl: kavuşma
hecr: ayrılık
bimar: hasta
zülal: saf, berrak
leb: dudak
teşne: susamış
didar: yüz, çehre
güftar: söz, kelam
pinhan: gizli, saklı
vakıf-ı esrar: esrarlara vakıf kişi
merdüm-i gafil: gafil insan
kevakib: yıldızlar
şeb: gece
bidar: uyanık, uykusuz
şem: mum
ahval: durum, hal
hicran:ayrılık

Kerkük 6 - Men Seni Seveli (Kerkük Divanı)

Orient Expressions'ın modern yorumuyla Kerkük Divanı


Sözleri:

(Yâr Ey Yâr Ey Gülüm Di Gel)
Men seni seveli nece gün neçe ay neçe ildi (zalım a oğul)
Sen meni aldattın bu sende nece dildi (hayranın olum)
Yanağının dört bir tarafı pembe-i ala güldü
Öpsem öldürürler öpmesem öllem (aman)
Bu nasıl zulüm işti hiç bilmem hara gedim

(Gülüm di gel) Bayramlaşak bugün şanlı bayram günüdü
Her kabahat mende ise ala göz çatma kaş alma yanak
Kaytan dudağ cümlesi sendedi he bes men ne dedim

(Dede gene) Men De Yanam
Aç sinen men dayanam
Kerem aşkınnan yandı kölen olum
Umut ver men de yanam

Yâr dayansın
Sineme yâr dayansın
Men düştüm aşk oduna (kölen olum)
Tutuşsun yâr da yansın

(A Oğul) Can dedim dert kazandım
Bunu buldum fayda men
Gelir katlime ferman
Giderem bu boyda men 

kaynak: http://www.turkuler.com/sozler/turku_Men_Seni_Seveli_Kerkuk_Divani.html

Uygur 6 - Atlanduq


Sözleri:

Soltan bulup han ötken (oldun)
Uyghurum sen jahanda (cihanda),
Alem şahit bolganki,
Sen tarihni yazganda,

Dost digenler atti mush (yumruk),
Ensap (insaf) barmu şeytanda?
Han cemeeti Uygur biz,
Esir atlap mangghanda (asır/zaman geçerken),

Atlanduk biz bugün uluğ büyük ötkende (geçmişte),
Atlansun jenggiwar (cengaver) marşımız bu alemde,
Atlanduk biz bugun uluğ büyük ötkende,
Atlansun jenggiwar marşımız bu alemde,

Erkinlik (özgürlük) meşeli(meşalesi) yansun her yerde,
yansun her yerde,

Soltan bulup han ötken
Uygurum sen jahanda,
Oğuzhanlar kudreti,
Dünyanı bir alganda,

Buğrahanlar şewkiti (şevketi)
Alemge taralghanda (dağıldığında),
Han cemeeti Uygur biz,
Esir atlap mangghanda

Kırım 5 - Kayadan İndim Bugün


kayadan indim bugün
elimde altın güğüm
her gün gördüğüm yari
ne dün gördüm ne bugün

kaya dibi saz olur
gül açılsa yaz olur
ben sana gül diyemem
gülün ömrü az olur

10 Ekim 2014 Cuma

Türkiye 8 - Yağmur Yağdı Bulandı Hava

Ağlar bu mezarlıkta yörükler her gece
Bakıp iri yıldızları davar sanmaktan
Düşünür eski günleri... iskandan önce
Geride kalmanın hüznü yamanmış ya


Muharrem Ertaş çok eski bir Türk geleneğinin günümüzde halen hatırlanıyor olabilmesini sağlayan çok önemli bir kişilik. Yağmur yağdı bulandı hava da bana göre onun en güzel bozlaklarından bir tanesi. Bu bozlağında şöyle bozluyor:

Yağmur yağdı kardaş bulandı hava,
Ezelden kanlıydın sen Çukurova,

İnsan bu dizeleri duyunca ister istemez Yaşar Kemal'in Binboğalar Efsanesi adlı kitabını hatırlıyor, ve yerleşik hayata zorla geçirilen Yörük'ün, Türkmen'in acısını, ağıdını içinde duyuyor.


Sözleri şöyle:
Yağmur yağdı kardaş bulandı hava,
Ezelden kanlıydın sen Çukurova,
Gitti ellerimiz boş kaldı yuva,
Çukurun kilidi beyler nic'oldu?

Dokuz boğumlu da kargının boyu,
Düşmana at sürmek ecdadın soyu,
Binmiş Abidinim varıyom deyi,
Boynu uzun Arap atlar nic'oldu?

Kılıç kabzasında kınalı parmak,
Ne yaman müşkülmüş yardan ayrılmak,
Hepimiz kırılır, yurdumuz vermek,
Silahına güvenenler nic'oldu?